Ölüm Tarlaları (1984)

Orijinal Adı: The Killing Fields
Yönetmen: Roland Joffé
Oyuncular: Sam Waterston, Haing S. Ngor, John Malkovich
IMDB Puanı: 7,8
Konusu: Film, Kızıl Kmerler dönemi sırasında Kamboçya’da yaşanan trajik olayları konu alır. Film, gerçek olaylara dayanmaktadır ve Kamboçya’da yaşanan insanlık dışı katliamları ve zulmü anlatır.
Film, New York Times gazetesi muhabiri Sydney Schanberg ve Kameraman Dith Pran’ın hikayesine odaklanır. Schanberg ve Pran, Kamboçya’daki çatışmaları ve iç savaşı belgelemek üzere görevlendirilirler. Ancak, Kızıl Kmerler’in iktidara gelmesiyle birlikte ülke büyük bir değişim yaşar. Kızıl Kmerler, toplumu radikal bir şekilde dönüştürmeye çalışırken, on binlerce insanı ölüm tarlalarında öldürür ve toplama kamplarında işkence yapar.
Schanberg ve Pran, olayları yakından takip ederken, Kızıl Kmerler’in zulmüne tanık olurlar. Pran, ailesini kaybeder ve yaşadığı travmatik deneyimler sonucunda hayatta kalmaya çalışırken Schanberg ile birlikte çalışmaya devam eder.
Film, insan doğasının karanlık yönlerini, insanlığa karşı işlenen dehşet verici suçları ve yaşanan acıları ele alır. Aynı zamanda dostluk ve dayanışma gibi insanlık değerlerini de vurgular. “Killing Fields,” gerçekçi ve dokunaklı anlatımıyla, Kamboçya’da yaşanan bu trajik dönemi anlamamıza ve hatırlamamıza yardımcı olur.

Hamburger Tepesi (1987)

Hamburger hill.jpgOrijinal Adı: Hamburger Hill
Yönetmen: John Irvin
Oyuncular: Anthony Barrile, Michael Patrick Boatman, Don Cheadle
IMDB Puanı: 6,7
Konusu: Film, Vietnam Savaşı’ndaki gerçek bir olaya dayanmaktadır. Yönetmenliğini John Irvin’in üstlendiği film, Amerikan askerlerinin Mayıs 1969’da gerçekleştirdiği Hamburger Hill Muharebesi’ni anlatır.
Film, 101. Hava İndirme Tümeni’ne bağlı bir grup genç askerin A Shau Vadisi’ndeki tepelere saldırısını konu alır. Bu tepeler arasında en zorlu olanı “Hamburger Hill” olarak bilinir. Askerler, yoğun direniş ve ağır kayıplarla karşılaşırlar. Muharebenin aşamalarında, genç askerler savaşın acımasızlığıyla yüzleşir, arkadaşlarını kaybeder ve kendi hayatları için savaşırken içsel mücadeleler yaşarlar.
Film, Vietnam Savaşı’nın gerçekçi bir portresini çizerek savaşın gerçek yüzünü göstermeyi amaçlar. Askerlerin fiziksel ve psikolojik zorlukları, savaşın anlamsızlığı ve sivil kayıpların etkileri gibi temalar üzerinde durulur. Ayrıca, askerler arasındaki dayanışma ve dostluk bağları da ön plana çıkarılır.
“Hamburger Hill”, savaşın dehşetini ve insanın içindeki direnme gücünü vurgulayan etkileyici bir savaş dramasıdır. Savaş sahneleri, gerilim ve duygusal yoğunlukla birlikte gerçekçi karakter portreleriyle izleyiciye derin bir etki bırakmayı hedefler.

Doğum Günü Dört Temmuz (1989)

Born On The 4th Of July.jpgOrijinal Adı: Born on the Fourth of July
Yönetmen: Oliver Stone
Oyuncular: Tom Cruise, Kyra Sedgwick, Raymond J. Barry
IMDB Puanı: 7,2
Konusu: Vietnam Savaşı döneminde geçen bir drama filmidir. Film, Tom Cruise’un canlandırdığı Ron Kovic’in gerçek hayat hikayesine dayanmaktadır.Ron Kovic, Amerika Birleşik Devletleri’nin 4 Temmuz Bağımsızlık Günü’nde doğmuştur ve Amerikan rüyasını gerçekleştirmek için büyük bir hevesle Vietnam’a asker olarak katılır. Ancak savaşta ciddi bir şekilde yaralanır ve felç olur. Savaş sonrası iyileşme sürecinde, Kovic gerçeklerle yüzleşir ve Amerika’nın Vietnam politikalarının gerçek doğasını keşfeder. Kovic, savaşın travmatik etkileriyle mücadele ederken, savaşın anlamsızlığını ve acımasızlığını sorgulamaya başlar. Kendi içsel yolculuğunda, özgürlük, adalet ve barış için savaşırken Amerika’nın yanlış politikalarına karşı çıkar. Aynı zamanda engelli bireylerin haklarını savunmak için aktivist olur ve savaş karşıtı bir hareketin öncüsü haline gelir. Film, Kovic’in cesaretini, dayanma gücünü ve kişisel dönüşümünü anlatırken, Vietnam Savaşı’nın psikolojik ve fiziksel etkilerini gösterir. Kovic’in yaşadığı zorluklar, savaş sonrası travma ve toplumda yaşadığı ayrımcılık gibi temalar üzerinde durur. “Born on the Fourth of July”, savaşın insanlar üzerindeki etkilerini, Amerikan rüyasının sorgulanmasını ve bireyin içsel mücadelesini etkileyici bir şekilde anlatan güçlü bir film olarak kabul edilir.

Gettysburg (1993)

Gettysburg PosterOrijinal Adı: Gettysburg
Yönetmen: Ron Maxwell
Oyuncular: Tom Berenger, Martin Sheen, Stephen Lang, Jeff Daniels, Sam Elliott 
IMDB Puanı: 7,6
Konusu: Amerikan İç Savaşı’nın dönüm noktası olarak görülen ve Birlik Ordusunun zaferiyle sonuçlanan Gettysburg Muharebesi’nin cereyan ettiği üç günü her iki cephenin komutanları üzerinden anlatan dört buçuk saatlik destansı bir film. General Buford’un süvari birliğinin Gettsyburg kasabasını savunduğu ilk gün, Albay Chamberlain’in kritik bir pozisyona sahip bir tepede güneylilere geçit vermediği ikinci gün ve Konfederasyon Ordusunun topyekûn hücum ettiği ve ciddi kayıplarla başarısız olduğu üçüncü gün filmde tasvir ediliyor. Özellikle, her iki tarafın da West Point mezunu subaylarının karar alma süreçlerinin detaylıca anlatılması; generallerin sadece bu muharebede değil, savaşın geneli üzerindeki etkisi hakkında fikir veriyor. General Lee’yi canlandıran Martin Sheen başta olmak üzere, oyuncuların general performansları ise ayrıca dikkat çekiyor. 

Aslan Yürekli Çavuş (1941)

Gary Cooper, Walter Brennan, and Joan Leslie in Sergeant York (1941)Orijinal Adı: Sergeant York
Yönetmen: Howard Hawks
Oyuncular: Gary Cooper, Walter Brennan, Joan Leslie
IMDB Puanı: 7,7
Konusu: Alvin York, Avrupa’nın I. Dünya Savaşıyla hercümerce uğradığı yıllarda Amerika’nın Tennessee eyaletinin ücra bir köyünde yaşayan gariban bir köylü gençtir. Boş zamanlarını içki ve haytalıkla geçiren York, Gracie isminde bir kıza aşık olur ve onunla evlenmek ister. Arazisi dağ yamacında olduğu için verimi düşük olan ve dolayısıyla maddi durumu kötü olan York, ovadan bir arazi alırsa kızın kendisini kabul edeceğini düşünür. Adamın birinden ovalık bir arazi almak için anlaşma yapan York, parayı denkleştirmek için gece gündüz çalışır, çok iyi nişancı olduğu için ödüllü nişancılık yarışmalarına katılır. Ancak parayı denkleştireceği gün, satıcı araziyi başkasına (hem de Gracie’yle evlenmek isteyen başka bir adama) sattığını söyler. York çileden çıkar, bir gece satıcıdan intikam almak için yola çıkar ama hava aşırı yağmurlu ve fırtınalıdır. Tam kilisenin yakınlarından geçerken York’un üstüne bir yıldırım düşer ve York yönünü kiliseye çevirir. O geceden sonra sıkı bir Hristiyan olan York artık haytalığı bırakır hem ailesinin hem de köyün efendi çocuğu olur. Bu esnada Amerika, Almanya’ya savaş ilan eder ve gönüllü asker alımları başlar. İncil’deki “öldürmeyeceksin” emri gereğince savaşa karşı olan York askere yazılmak istemez ama Papaz Pile vicdani retçilerin askerlikten muaf olduğunu söyleyerek onu askere yazdırır. Lakin, başvuruları reddedilir. York, ülkesi için savaşmak ile Tanrı’nın öldürmeyeceksin emri arasında bir ikilemde kalır ve o halde Fransa’ya cepheye gönderilir. Savaşın şiddeti York’un karar vermesine yardımcı olur. Vicdani retçi Amerikan askeri Alvin York’un gerçek hikayesinin anlatıldığı, hem de York’un bizzat çekimlere katılarak azami gerçekliğin sağlandığı, Pearl Harbor saldırısı döneminde vizyona girdiği için tarihin en yüksek hasılatlarından birini toplayan, prodüksiyon ve oyunculuk sayesinde o dönemi iyi yansıtan tam bir klasik. Vicdani retçi (hem de sonuna kadar) diğer bir kahraman askerin hikayesini anlatan film için bakınız Savaş Vadisi (2016).

Büyük Baskın (2005)

The Great Raid (2005)Orijinal Adı: The Great Raid
Yönetmen: John Dahl
Oyuncular: James Franco, Benjamin Bratt, Joseph Fiennes
IMDB Puanı: 6,7
Konusu: Film, II. Dünya Savaşı sırasında Japon işgali altındaki Filipinler’de Cabanatuan savaş esirleri kampında tutulan yaklaşık 500 kadar Amerikan askerinin kurtarılması için yapılan operasyonu anlatıyor. Bataan Muharebesinde yenik düşüp, yaklaşık 100 kilometrelik Bataan Ölüm Yürüyüşünden sağ çıkan Amerikan askerleri Cabanatun esir kampında zor şartlar altında yaşam mücadelesi verir. Japonlar yavaş yavaş Amerikan askerlerini infaz etmeye başlayınca, Amerikan Komando Birliğinden Yarbay Mucci (Benjamin Bratt) ve Yüzbaşı Prince (James Franco) esir askerlerin kurtarılması için bir operasyon yapmakla görevlendirilir. Filmde adım adım baskının planlanması, Alamo gözcülerinin ve Filipinli gerillaların baskındaki rolü ve kamptaki askerlerin, özellikle Binbaşı Gibson’ın (Joseph Fiennes), yaşadıkları gün gün anlatılıyor. Amerikan tarihinin en başarılı kurtarma operasyonlarından biri olarak görülen “The Great Raid” in başarılı ve sürükleyici bir sinema uyarlaması. Bu arada, Bataan’da yaşanan bağımsızlık mücadelesi ve Amerikan yardımını anlatan, aynı zamanda Bataan Ölüm yürüyüşünden kareler de içeren film için bakınız Bataan’a Dönüş (1945)

Hücum (1956)

Attack (1956)Orijinal Adı: Attack
Yönetmen: Robert Aldrich
Oyuncular: Jack Palance, Lee Marvin, Eddie Albert, Robert Strauss
IMDB Puanı: 7,4
Konusu: II. Dünya Savaşında Müttefik Kuvvetlerin Avrupa’ya çıkarma yaparak Nazileri geri püskürtmeye başladığı 1944 yılında, ABD ordusunun “Nazlı Tilkiler” bölüğü ön cephede Nazi hatlarına saldırılar düzenlemektedir. Ancak bölük komutanı Yüzbaşı Cooney bu görevi yerine getirecek kadar cesur olmadığı için ileri göreve gönderdiği askerlere gereken desteği vermekten imtina eder ve artan sayıda askerin gereksiz ölümüne neden olur. Bu durum, başta Teğmen Costa olmak üzere askerin moralini bozar ve Cooney’e karşı bir cephe oluşur. Bölükteki diğer bir teğmen olan Woodruff da durumdan rahatsızdır ama Cooney ile Costa arasındaki gerilimi düşürmeye çalışır. Cooney’in tek destekçisi, onu çocukluktan beri tanıyan ve savaş sonrası babasının siyasi nüfuzunu kullanmak isteyen Yarbay Bartlett’tır. Nitekim, her şeyin farkında olmasına rağmen ona arka çıkar ve görevden almaz. Bu esnada, ilerlemesine devam eden bölük La Nelle isimli bir kasabaya yaklaşır. Yarbay Bartlett, Nazlı Tilkiler bölüğünün kasabayı ele geçirmesini emreder. Kasabada Nazilerin olup olmadığını bilmeyen Cooney, topyekun hücum yerine önden Teğmen Costa liderliğinde bir keşif ekibi göndermeye karar verir. Teğmen Costa da, hem Cooney hem de Woodruff’dan gerektiğinde hemen destek göndermek üzere söz alarak görevi kabul eder ve ekibiyle birlikte kasabaya doğru yola çıkar. Aksiyonu ve gerilimi tadında sergileyen, aynı zamanda askerin moral durumunu iyi anlatabilen güzel bir film. Bir not; korkak Yüzbaşı Cooney’i, gerçek hayatta madalyalı bir II. Dünya Savaşı kahramanı olan Eddie Albert canladırıyor.

Remagen Köprüsü (1969)

Ben Gazzara and George Segal in The Bridge at Remagen (1969)
Orijinal Adı: The Bridge at Remagen
Yönetmen: John Guillermin
Oyuncular: George Segal, Robert Vaughn, Ben Gazzara
IMDB Puanı: 6,7
Konusu: II. Dünya Savaşının Avrupa sahnesinde artık sona gelinmiştir. Almanya kırmızı çizgisi olarak gördüğü Rhine nehrinin gerisine çekilmeye başlamıştır. Geri çekilirken de nehir üzerindeki köprüleri bir bir imha ederler ki Müttefik Kuvvetleri’nin geçişine olanak sağlamasın. Remagen köprüsü de sona kalan köprülerden biridir ve Hitler tarafından derhal patlatılması için talimat verilmiştir. Ancak, köprünün batı tarafında henüz geri çekilmemiş 75 bin Alman askeri vardır. Köprünün patlatılması işiyle görevlendirilen Binbaşı Paul Kreuger (Robert Vaughn) biraz vicdanlı olduğu için köprüyü hemen patlatmak yerine, tutabildiği kadar tutup, Alman askerlerinin geçişini sağlayıp sonra patlatmaya karar verir. Diğer taraftan, köprünün kendi taraflarında kalan Alman askerlerini kapana kıstırmak isteyen ABD ordusu da Remagen köprüsünü patlatmak üzere Teğmen Hartman (George Segal) komutasında bir ekibi önden yollar. Almanya’nın I. Dünya Savaşında hızla Fransa’ya ilerlemek için yaptığı ancak, II. Dünya Savaşında aksi yönde hizmet eden köprüde yaşanan Remagen muharebesini anlatan aksiyonu bol, akıcı güzel bir film. Filmin çekim süreci de ayrı bir film konusu olacak derecede ilginçtir. Zira, Çekya’daki benzer bir köprüde, tam da Sovyetlerin Çek Cumhuriyetini işgal ettiği dönemde zorluklarla çekilmiş.

Sessiz ve Derinden Git (1958)

Clark Gable and Burt Lancaster in Run Silent Run Deep (1958)
Orijinal Adı: Run Silent Run Deep
Yönetmen: Robert Wise
Oyuncular: Clark Gable, Burt Lancaster, Jack Warden
IMDB Puanı: 7,3
Konusu: II. Dünya Savaşının Pasifik Cephesinde, Japonya açıklarında bulunan Bungo Boğazında devriye gezen Akikaze isimli Japon destroyeri Amerikan gemilerine ve denizaltılarına göz açtırmamaktadır. Bölgede batan dört Amerikan denizaltı gemisinin sonuncusundan sağ kurtulan Kaptan Richardson (Clark Gable), Akikaze’den intikam almak maksadıyla karargahı ikna ederek yeni bir denizaltı görevine yazılır. Richardson’un emrine ise, başarılı bir devriye görevi sonrası Kaptanlığa terfi edilmeyi bekleyen Yardımcı Kaptan Bledsoe (Burt Lancaster) komutasındaki Nerka isimli denizaltı verilir. Devriye görevi başında Kaptan Richardson, mürettebat arasında dönüşü olmayan yer olarak efsaneleşen Bungo Boğazından uzak durulacağı yönünde talimat aldığını söyler. Yolda sürekli tatbikat ve eğitim yaparak, mürettebatı hızlı ve organize bir şekilde torpido ateşlemeye çalıştıran Kaptan Richardson, karargahın talimatı dışına çıkarak Bungo Boğazına doğru ilerler. Burada Akikaze ile karşılaşmayı planlarken bombardıman uçaklarının tuzağına düşen Nerka’da üç mürettebat ölür, Kaptan Richardson ise yaralanır. Zaten talimatın dışına çıkıp Bungo Boğazına geldiği için rahatsız olan Yardımcı Kaptan Bledsoe, diğer subayların da desteğiyle, yönetimi ele alır ve Pearl Harbor’a dümen kırar. Ancak, onların da Bungo Boğazına dönüp, Akikaze’yle savaşmak için sebepleri vardır… Dönemin şartlarına göre iyi çekilmiş, akıcı bir film.

12 Yıllık Esaret (2013)

Chiwetel Ejiofor in 12 Years a Slave (2013)Orijinal Adı: 12 Years a Slave
Yönetmen: Steve McQueen
Oyuncular: Chiwetel Ejiofor, Michael Fassbender, Benedict Cumberbatch
IMDB Puanı: 8,1
Konusu: Film, 19. yüzyılda ABD’de, Afrika kökenli olmasına rağmen özgür bir vatandaş olan Solomon Northup’un gerçek hikayesini anlatıyor. New York’ta eşi ve iki çocuğuyla kimseye karışmadan keman çalarak hayatını idame ettiren Solomon, iki beyaz adamın turne teklifini kabul ederek Washington’a gider. Solomon’u tuzağa düşüren adamların niyeti başkadır; onu köle tüccarına satarlar. Özgür olduğunu ne kadar söylese de, Solomon’un aldığı tek tepki daha fazla dayaktır. Diğer zencilerle birlikte Amerika’nın güneyine gönderilen Solomon, hayatta kalabilmek için özgür olduğunu unutmanın ve köle gibi davranmanın daha doğru olacağını acı bir şekilde idrak eder. “Platt” ismiyle köle olarak William Ford’a satılan Solomon, burada çiftliğin beyaz, bir o kadar da zenci düşmanı marangozuyla zıtlaşır ve kendisini dövmeye kalkışan marangozu döver. Nispeten iyi kalpli olan Ford, Solomon’un hayatını kurtarmak için onu başka bir çiftlik sahibi olan Edwin Epps’e satar.  Bu çiftlikte ise hayat çok kolay olmayacaktır, özellikle diğer bir zenci köle olan Patsey’in çiftlik sahibi Epps ve eşinden gördüğü zulüm Solomon’un canını sıkar. Her şeye rağmen umudunu kaybetmeyen Solomon, bir şekilde New York’taki arkadaşlarına mektup ulaştırmak için fırsat kollar. Amerikan sömürge ve ayrımcılık tarihinin en acıklı hikayelerinden biri olan Solomon Northup’un hayat hikayesinin başarılı bir yapımı olan film, biraz hak ederek biraz da özür mahiyetinde (!) en iyi film ve en iyi senaryo Oscar’ına layık görüldü.

Pekin’de 55 Gün (1963)

55 Days at Peking (1963)Orijinal Adı: 55 Days at Peking
Yönetmen: Nicholas Ray
Oyuncular: Charlton Heston, David Niven, Ava Gardner
IMDB Puanı: 6,7
Konusu: 1900’lerin hemen başında, açlığın ve sefaletin kol gezdiği Çin’de halk isyan modundadır. Güçlü Batılı devletlerin temsilcileri ise başkent Pekin’de korunaklı bir bölgede hem rahat içinde yaşamakta hem de zayıflamış Çin devleti üzerinde hakimiyetlerini pekiştirmeye çalışmaktadır. Batılılara, Hristiyanlığa, sömürülmeye ve yoksulluğa karşı isyan edenler arasında, çok iyi dövüştükleri için kendilerine “boxer” lakabı verilen bir grup da hem isyanın şiddetini artırmaya hem de saraydaki destekçileri sayesinde politik olarak da bir isyanı tetiklemeye çalışmaktadır. Bu hengamede isyancılar Alman Büyükelçiyi öldürünce, Batılı devletlerin temsilcileri hemen suikastçilerin yakalanmasını ister ama İmparatoriçe Cixi bu olayı görmezden gelir ve onların da Çin’i terketmesini ister. Ancak, İngiliz Büyükelçi Sir Arthur Robinson (David Niven) liderliğindeki yabancı misyonlar (ABD, Almanya, Avusturya-Macaristan, Fransa, İtalya, Japonya, Rusya), Çin’de kalmayı ve ülkelerinin çıkarlarını korumak adına çözüm bulmayı denemeyi tercih ederler. İsyancıların kuşattığı yabancı misyon bölgesini korumak için de ABD’li Binbaşı Matt Lewis (Charlton Heston) yönetiminde yaklaşık 400 kişilik uluslararası bir savunma birliği kurulur. Filmde, isyanın yükseliş süreci ve 55 gün süren kuşatma boyunca yabancı misyonların yaptıkları savunma anlatılıyor. Yapımına oldukça emek harcanmış, hikayesi ve anlatımı güzel, akıcı bir film. Yapımdan ilginç bir not: çekimleri İspanya’da yapılan filmde, çok sayıda ihtiyaç duyulan Çinli figüran olarak İspanya, Londra, Lyon ve Marsilya’daki Çin restoranların sahipleri ve işçileri istihdam edilmiş, bu nedenle çekimlerin yapıldığı dönemde Çin restoranların çoğu kapalı kalmış.

Tek Gözlü Kahraman (1969)

Castle Keep (1969)Orijinal Adı: Castle Keep
Yönetmen: Sydney Pollack
Oyuncular: Burt Lancaster, Patrick O’Neal, Jean-Pierre Aumont
IMDB Puanı: 6,2
Konusu: Film, II. Dünya Savaşının sonlarına doğru, Almanların son hücumu Ardenler Taarruzundan önce, Binbaşı Falconer (Burt Lancaster) liderliğindeki 8 Amerikalı askerin taarruzun gerçekleşeceği bölgeye yakın bir ormanlıktaki tarihi kalede yaşadıklarını anlatıyor. Savaş yorgunu Binbaşı Falconer, sanat tarihçisi Yüzbaşı Beckman (Patrick O’Neal) ve beraberindeki ayak takımı disiplinsiz erler ormanın orta yerinde güç bela ilerlemeye çalışırken, kendini Maldorais kontu olarak tanıtan Henri Tixier (Jean-Pierre Aumont) ile karşılaşır. Kont, tarihi bir kalede genç ve güzel eşiyle ve yüzlerce tarihi eser niteliğindeki sanat eseriyle beraber yaşamaktadır, ancak kalesinin ve sanat eserlerinin savaş nedeniyle harap olmasından korktuğu için askerlerle iyi geçinmeye çalışmaktadır. Bu nedenle, ormanda karşılaştığı Amerikalı askerleri kalesine davet eder, tıpkı daha önceden Alman askerlerini davet ettiği gibi. Ancak, Binbaşı Falconer yakında gerçekleşecek taarruzun güzergahında bulunan kaleyi bir mevzi olarak kullanmayı ve Alman saldırısını burada yavaşlatmayı planlamaktadır. Bu noktadan sonra, taarruzu bekleyen askerler kendilerine yapacak iş bulurlar. Binbaşı Falconer bir yandan kafasında savunmayı planlarken bir yandan da Kontun hanımıyla ilişki yaşamaya başlar. Yüzbaşı Beckman hayran kaldığı sanat eserlerini incelemeye ve güvenli alanlara depolamaya başlar. Haylaz askerler de boş beleş işlerle uğraşır, zaman zaman da yakındaki kasabanın genelevine giderler. Ta ki Almanlar gelene kadar. Filmin önemli bir kısmı bu boş geçen zamanı anlatıyor. Kült sayılabilecek, savaş karşıtı, bazen eğlenceli, bazen sıkıcı, gayri ciddi vasat bir film.

Kahramanlar Taburu (1949)

Battleground (1949)Orijinal Adı: Battleground
Yönetmen: William A. Wellman
Oyuncular: Van Johnson, John Hodiak, Ricardo Montalban, George Murphy, Marshall Thompson
IMDB Puanı: 7,4
Konusu: Film, II. Dünya Savaşının sonlarına doğru Ardenler Taarruzu ile Bastogne’da kuşatma altında kalan 101. Hava İndirme Tümenine mensup bir manganın hikayesini anlatıyor. 1944 yılının Aralık ayında, Noel tatili için Paris’e gitmeyi bekleyen askerler, Almanların Ardenler üzerinden taarruza geçmesi üzerine önce Belçika’nın Bastogne köyüne, buradan da köyün etrafındaki dağlık ve ormanlık arazideki mevzilere nakledilir. Günlerce kazdıkları siperlerde kalan ekibin işi gittikçe zorlaşır. Zira hava çok soğuktur, erzak ve mühimmat yetersizdir, sis yüzünden hava kuvvetleri yardıma gelememektedir ve Almanlar sürekli tacizde bulunmaktadır. Bu ana hikayenin yanı sıra yan hikayeler ve gerçek hayattan esinlenen sahneler filmi oldukça zenginleştiriyor, nitekim En İyi Senaryo Oscarı almış bir film. Ardenler Taarruzu esnasında ABD askeri olarak orada olan senarist Robert Pirosh’un tanık olduğu olayları yazması ve oyuncuların bir çoğunun savaş veteranı olması filmin doğallığını ve gerçekçiliğini artırıyor. Hayatında ilk defa kar gören hispanik Amerikalı, sürekli takma dişini kaybeden dişsiz asker, Müttefik kuvvet kıyafeti giyip İngilizce konuşan Almanların ortalıkta dolaşması nedeniyle devriyelerin birbirlerine güvenmemesi, Amerikan film yıldızlarının magazin haberlerini ve beysbol terimlerini sorarak birbirlerinin Amerikan olup olmadığını kontrol etmesi gibi bir çok sahne yaşanmış olayları anlatıyor.
Son olarak, sadece kendi mangasında olup biteni bilen, ancak Bastogne’da ya da Avrupa’nın diğer yerlerinde savaşın seyri hakkında hiç bilgisi olamadığını söyleyen hatta karısının gazetelerden okuyarak kendisinden daha fazla şey bildiğine isyan eden Amerikan askerinin tesadüfen tanık olduğu Alman generaller ile Amerikan generaller arasındaki konuşma sonrası, “Kendimi daha iyi hissediyorum. Bu defa olup biteni biliyoruz. Bu defa, karım gazeteden okuyup öğrenmeden önce haberi biz öğrendik.” dediği sahne, belki de filmin en manidar sahnesi.

Bataan’a Dönüş (1945)

Back to Bataan.jpgOrijinal Adı: Back to Bataan
Yönetmen: Edward Dmytryk
Oyuncular: John Wayne, Anthony Quinn
IMDB Puanı: 6,7
Konusu: Film, II. Dünya Savaşında Japon işgali altındaki Filipinler’in bağımsızlık mücadelesine Amerikan ordusunun verdiği katkıları anlatıyor. Luzon adası boyunca ilerleyen Japon ordusu karşısında Bataan’a kadar gerileyen Amerikan ordusunda Albay Madden (John Wayne) ve ekibi Bataan’ı korumaya çalışmaktadır. Albay Madden bu süreçte Filipinli gerilla birliği ile temasa geçer. Gerillalar da o esnada yakındaki bir Japon yakıt deposuna saldırı planlamaktadır. Diğer taraftan, o bölgedeki Amerikan misyoner okulu da Japonlar tarafından ele geçirilmiş ve okul müdürü Amerikan bayrağını indirmeyi reddettiği için bayrak direğine asılarak infaz edilmiştir. Okulun yaşlı öğretmeni ve öğrencileri de onlara katılır. Bu esnada, Bataan Ölüm Yürüyüşü (Bataan Death March) olarak tarihe geçen, yaklaşık 60 bin Filipinli esir ile 15 bin Amerikalı askerin Bataan’dan esir kampının olduğu yere nakledilmesine denk gelen Albay Madlen ve beraberindekiler, Bataan’ın düştüğünü ve Japonların eline geçtiğini anlar. Herkes ümitsizliğe kapılır. Albay Madlen’in ise bir planı vardır. Daha öncesinde komutasında olan ve esir düşerek ölüm yürüyüşüne dahil edilen Yüzbaşı Bonifácio’yu (Anthony Quinn) kurtaracak ve Filipin direniş harekatının umudu yapacaktır. Zira Yüzbaşı Bonifácio, 19. yüzyıldaki Filipin devriminin lideri Andrés Bonifacio’nun torunudur. Artık, yediden yetmişe bir gerilla direnişi ve saldırı harekatı başlamıştır. Ancak, Japonlar da az değildir. Zırhlı mekanize birlikleri ile karşılık verirler. Film, Bataan’daki yenilgi, geri çekilme, dağlık-ormanlık arazide tekrar örgütlenip saldırıya geçme sürecini akıcı bir şekilde anlatıyor. Filmin çekildiği konjonktür gereği, yer yer propaganda sahneleri olsa da, Filipinler’in bağımsızlığı sürecini yansıtması bakımından kıymetli bir film.

U-571 (2000)

U-571 (2000)Orijinal Adı: U-571
Yönetmen: Jonathan Mostow
Oyuncular: Matthew McConaughey, Harvey Keitel, Bill Paxton, Jon Bon Jovi
IMDB Puanı: 6,6
Konusu: II. Dünya Savaşının Atlantik Cephesinde Almanların başarılı denizaltı gemileri U-Boat’lar İngiltere’ye giden ticaret ve yardım gemilerini keklik gibi avlamaktadır. Bu gemilerden biri olan U-571 de, Müttefik kuvvetlere ait bir gemiyi batırır. Ancak, bir İngiliz destroyerin saldırısına uğrar ve ciddi bir şekilde hasar görür. Çaresiz kalan Alman kaptan, şifreli makineden Berlin’e yardım çağrısı gönderir. Diğer taraftan, kısa zaman aralıklarıyla gelen şu 3 istihbarat bilgisi Amerikan istihbarat biriminin dikkatini çeker; İngiliz destroyeri bir Alman denizaltısını batırdığını rapor etmiş, o koordinatlara yakın bir yerden Alman telsiz sinyali tespit edilmiş ve Fransız direnişçileri Lorient’ten bir Alman teçhizat denizaltısının makine parçalarıyla ayrıldığını görmüş. Bu istihbarata göre, Alman denizaltının batmadığını ama ağır hasarlı olarak yardım beklediğini düşünen Amerikan istihbaratı hemen bir operasyon planlar. S-33 kodlu Amerikan denizaltısı, U-Boat’lara benzer bir şekilde makyajlanacak, U-571’in yanına yardım gemisi gibi yanaşacak, sonra U-571’deki mürettebatı etkisiz hale getirip, Almanların şifreli haberleşme cihazı Enigmayı alıp, U-571’i batıracak ve hemen S-33’e geri dönüp, olay yerini terk edecek. Oraya gelen Alman yardım gemisi de, U-571’in aldığı hasarlar neticesinde kendi kendine battığını düşünüp geri dönecek. Operasyonun en önemli noktası ise, Almanların Enigma cihazının çalındığından şüphelenmemeleri, zira eğer şüphelenirlerse, şifreyi değiştirirler, operasyon da boşa gider. S-33 gemisinin mürettebatının kısa sürede başarması gereken bu zorlu görevi anlatan aksiyon dolu, soluksuz izleyebileceğiniz, gayet güzel bir film. Bir başka II. Dünya Savaşı denizaltı filmi Das Boot (1981) ile ister istemez benzerlikleri bulunan, ondan daha iyi olmayan ama ondan daha kısa sürede daha fazla aksiyon sunan bir film. Matthew McConaughey ve Harvey Keitel’in, hatta mürettebatın da oyunculukları gayet iyi. Bon Jovi’nin az sayıdaki sinema performanslarının da en iyisi.

 

***Filmin IMDB puanına takılanlar için NOT: Filmde anlatılanların gerçekliği konusundaki ciddi eleştiriler nedeniyle filmin düşük puan aldığı düşünülüyor. Zira, Enigma cihazının deşifre edilmesi, bilindiği üzere İngilizlerin yürüttüğü operasyonlar sayesinde gerçekleşmiş. Ancak, filmde 1941 yılında daha savaşa bile girmemiş Amerika tarafından ele geçirildiği anlatılıyor. Konu, zamanın İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın bile söylemlerine girmiş. Ayrıca, History Channel’da yapılan bir programda bu film incelenmiş ve II. Dünya Savaşında Alman U-Boat Kaptanlığı yapmış bir yorumcu özetle şunu söylemiştir “Filmde bir şeyi doğru yapmışlar. II. Dünya Savaşı sırasında Kuzey Atlantik’te U-Boat’lar vardı.”

Azizler ve Askerler (2003)

Saints and Soldiers (2003)Orijinal Adı: Saints and Soldiers
Yönetmen: Ryan Little
Oyuncular: Corbin Allred, Alexander Polinsky, Larry Bagby, Peter Holden, Kirby Heyborne
IMDB Puanı: 6,8
Konusu: Film, Ardenler Taarruzu (Battle of Bulge) esnasında Belçika’nın Malmedy bölgesinde esir alınan yaklaşık 70 Amerikan askerinin katletilmesi olarak bilinen Malmedy Katliamından kaçabilen 4 Amerikan askerinin hikayesini anlatıyor. Esir alınan Amerikan askerlerinin kaçmaya çalışması ve bu esnada bir Alman askerini öldürmeleri üzerine, Alman askerler esirlerin üzerine ateş açar. Katliamdan, Sıhhiyeci Gould, Onbaşı Deacon, Çavuş Gunderson ve gariban asker Kendrick bir şekilde kurtulurlar. Dağlık ve ormanlık alanda, yoğun kar yağışı ve tipi altında kaçmaya çalışan dörtlü, yolda İngiliz Havacı Çavuş Winley’e rastlar. Çavuş Winley’in elinde çok önemli istihbarat bilgileri ve fotoğrafları vardır ve bunları en yakın Müttefik kuvvetleri komuta merkezine ulaştırması gerekir. O ana kadar kaçmaya çalışan Amerikan askerleri artık Winley’in elindeki bilgileri ulaştırmak için yeni bir rota çizerler. Ancak, zorlu hava koşullarında ve yetersiz mühimmatla Alman savunma hattını geçmeleri gerekir.
Filmin ismindeki “askerler” kısmı bu hikayeye işaret ederken, “azizler” ifadesi savaş öncesinde Almanya’da misyonerlik faaliyeti yürüten Onbaşı Deacon’ın hikayesine atıfta bulunuyor. Hikayenin bu kısmıyla hafiften Mormonizm propagandası içerdiği yönünde eleştiriler alan, düşük bütçesine rağmen eş-dost yardımıyla ve sivil toplum örgütlerinin desteğiyle dönemin tank ve tüfeklerinin gösterilebildiği, oyunculuk ve çekimler konusunda vasat kalan, ama yine de izlenesi ortalama bir film.

Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikastı (2007)

Brad Pitt and Casey Affleck in The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford (2007)Orijinal Adı: The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford 
Yönetmen: Andrew Dominik
Oyuncular: Brad Pitt, Casey Affleck, Sam Rockwell
IMDB Puanı: 7,5
Konusu: Film, Amerikan İç Savaşı sonrası Vahşi Batının en azılı çetelerinden biri olan Younger çetesinin lideri Jesse James’in son günlerini anlatıyor. James kardeşler Missouri bölgesinde yine bir tren soygununa hazırlanırken, çete elemanlarından Charley Ford’un küçük kardeşi Robert (‘Bob’) Ford da soyguna katılmak ister ve abisinin desteğiyle katılır. Soygun yapılır lakin beklenen ganimeti vermez ve abi Frank James çetenin son soygunu olduğunu söyler. Jesse de memleketi Kansas City’e döner, ekibine yol verir, sadece Bob’u evinin taşınmasına yardım etmesi için yanında tutar. Bob da çocukluğundan beri Jesse James hikayeleriyle büyüyen, onu kendisine rol model olarak gören ama sünepenin uyuzun önünde giden bir tiptir. Jesse’nin yanında yöresinde olmak onunla vakit geçirmek ister. Lakin zamanla çetenin diğer üyelerinin Jesse’yi yakalatıp başındaki büyük ödüle konma fikirleriyle aklı bulanır. Bu süreçte Jesse’nin kuzenini öldürülmesine karışır ve Jesse’nin korkusundan onu yakalatmaya karar verir. Yer yer gerilim tırmansa da genelde çok sakin ilerleyen ve filmin adında direkt olarak spoiler olduğu için heyecanı olmayan vasat bir film. Filmin tek artısı oyunculuklar. Özellikle Robert Ford’u oynayan Cassey Affleck, o kadar uyuz, o kadar sümsük oynuyor ki, Jesse James gibi bir kahramanı ancak böyle bir sünepe arkadan vurabilir dedirtiyor.

Özgürlük Savaşçısı (2016)

Matthew McConaughey in Free State of Jones (2016)Orijinal Adı: Free State of Jones
Yönetmen: Gary Ross
Oyuncular: Matthew McConaughey, Gugu Mbatha-Raw, Mahershala Ali, Keri Russell
IMDB Puanı: 6,9
Konusu: Newton Knight (Matthew McConaughey), Amerikan İç Savaşında kölelik yanlısı Konfederasyon için sıhhiye olarak görev yapan, Mississippi-Jones’lu bir çiftçidir. Azimle yaralılara yardım etmeye çalışırken, en az 20 köleye sahip efendilerin savaşmayıp eve dönmesine izin verildiğini duyan Newton, hayal kırıklığına uğrar ve zenginler rahat etsin diye fakirlerin savaştığını düşünmeye başlar. Bu esnada, ailesinin mahsullerine askerler tarafından el koyulan ve zorla cepheye gönderilen köyün delikanlısı Daniel, Newton amcasından yardım ister. Newton, ona yardım etmek için cephede yanından ayırmaz ancak serseri bir kurşun Daniel’i bulur. Zaten savaş için inancını yitirmiş olan Newton, Daniel’in cenazesiyle birlikte cepheden ayrılır ve köyüne, eşi Serena (Keri Russell) ile oğlunun yanına döner. Burada oğlunun hasta olduğunu görünce, kasabaya gidemediği için tavsiye üzerine zenci bir şifacı Rachel’i (Gugu Mbatha-Raw) eve getirir. Bu arada, Konfederasyon askerleri köylerdeki çiftçilerin mahsullerini, hayvanlarını ve sair mallarını cephede kullanmak üzere toplamaya devam eder. Köydeki eli ayağı düzgün tek erkek olduğu için kendisine gelen kadın ve çocuklara yardım eden Newton’u, inzibatlardan kaçarken köpek ısırır. Hem tedavi edilmesi hem de saklanması için, bir arkadaşı tarafından bataklıkların arasında saklanan zencilerin yanına götürülür. Burada, çiftliklerinden ya da köle pazarından kaçan Moses (Mahershala Ali) ve bir kaç arkadaşı vardır, Rachel ise onlara yardım etmektedir. Çok uzatmayalım. Newton, bataklığın avantajlarından yararlanarak askerlerle çatışır, bu sırada birer birer Konfederasyon ordusundan kaçan askerler Newton’un safına geçer, o kadar büyürler ki gidip Jones kasabasını ele geçirirler, ancak ne Konfederasyon ne de Birleşik Devletler onları tanımaz, onlar da Jones Özgür Eyaletini ilan ederler, sonrasında savaş biter ama dertler bitmez… Film, Newton Knight’ın gerçek başkaldırı hikayesini, zencilerle olan ilişkisini, iki eşli hayatını, köylülerin ekmek mücadelesini, Amerikan halkının kölelikle ve zencilerle olan imtihanını ve yüz yıldan fazla sürecek toplumsal yansımalarını anlatıyor. Oyunculuğun döktürüldüğü, hikayenin su gibi akıp gittiği, dramı, aksiyonu, alt metni bol, güzel bir Holywood filmi.

Rüzgarla Konuşanlar (2002)

Windtalkers (2002)Orijinal Adı: Windtalkers
Yönetmen: John Woo
Oyuncular: Nicolas Cage, Adam Beach, Noah Emmerich, Mark Ruffalo
IMDB Puanı: 6,0
Konusu: II. Dünya Savaşının Pasifik Cephesinde, Amerikan ordusunun kullandığı haberleşme şifreleri Japonlar tarafından sürekli deşifre edilince, Amerika’da yaşayan Kızılderili kabilesi Navajo halkının konuştuğu yerli dilini kullanırlar, gönüllü Navajo gençlerini de muhabere askeri olarak orduya alırlar. Navajo askerlerin Japonların eline geçmemesi için de, yetenekli ve kıdemli askerleri onları yakından korumakla görevlendirirler. Film, Pasifik Cephesinin stratejik adalarından biri olan Saipan’ı ele geçirmeye giden birliğin muhabere askerleri olan Ben Yahzee (Adam Beach) ile Whitehorse’u korumakla görevli Joe Enders (Nicolas Cage) ile Ox Henderson’un hikayesini anlatıyor. Daha önce girdiği bir çatışmada tüm arkadaşlarını kaybeden, kendisi de yaralanan Onbaşı Enders, askeri hastaneden kendi isteği ve zorlamasıyla taburcu olunca gösterdiği kahramanlık için Çavuş yapılır ve bu göreve verilir. Rahatsızlığı devam etse de görev şuuru yüksek olan Enders, her girdiği çatışmada öne atılmaktan vazgeçmez. Bir yandan da, Kızılderili askerleri korumaya özen gösterir. Yüksek bütçeli, patlama ve çatışma sahnesi çok, görsel efektleri güzel bir film. Ancak, hem oyunculuk performansının kötü olması, özellikle Nicolas Cage, hem de aslında güzel olan bir hikayenin güzel bir senaryo haline getirilememesi nedeniyle çok kaliteli bir yapım ortaya çıkmamış.

Çılgın Savaşçılar (1970)

Kelly's Heroes (1970)Orijinal Adı: Kelly’s Heroes
Yönetmen: Brian G. Hutton
Oyuncular: Clint Eastwood, Telly Savalas, Don Rickles, Donald Sutherland
IMDB Puanı: 7,7
Konusu: II. Dünya Savaşında Normandiya Çıkarması sonrası Fransa’yı Alman ordusundan temizleyerek ilerleyen ABD ordusunda, Kelly (Clint Eastwood) isimli bir asker talimat doğrultusunda bir Alman subayını sorgulamak için kaçırır. Alman subayın çantasından çıkan külçe altınları gören Kelly, sarhoş ettiği Alman subayından Nancy şehrindeki bankada 14 bin külçe altın olduğunu öğrenir. Altınları çalmak üzere plan yapan Kelly, yanına Big Joe (Telly Savalas) önderliğindeki bir birliği, levazımatçı Crapgame’i (Don Rickles) ve serkeş takılan Oddball (Donald Sutherland) ile emrindeki Sherman tanklarını da alır. Yolda çeşitli zorluklarla karşılaşan ekip, bir şekilde Nancy’e varır ama bankanın önünde üç koca Tiger tankı nöbet tutmaktadır. Kelly, bunun için de bir plan hazırlar. Hikayesiyle, çatışma ve tank sahneleriyle, yer yer gayri ciddi sahneleriyle sürükleyici bir savaş aksiyon filmi. Clint Eastwood’un, her filminde sergilediği standart ve soğukkanlı oyunculuğu heyecanı yatıştırırken, diğer oyuncuların yeteneği filme renk katıyor. Müzikleri gayet güzel. Özellikle dikkat çeken ise, Oddball’un Kelly’e ekibini gösterdiği sahnedeki müzik “Sherman Holiday Inn”. Eski bir Orta Doğu ezgisine benzese de filmin müzik ekibi tarafından bestelenmiş. Buyrun siz de dinleyin:

Büyük Firar (1963)

The Great Escape (1963)Orijinal Adı: The Great Escape
Yönetmen: John Sturges
Oyuncular: Steve McQueen, James Garner, Richard Attenborough, Charles Bronson
IMDB Puanı: 8,2
Konusu: II. Dünya Savaşında savaş esirlerinin tutulduğu kamplardaki firar girişimleri, Alman askerlerini artık yıldırmaya başlar. Çözüm ise tüm çürük yumurtaları, aşırı güvenlikli bir kampta sıkı gözetim altında tutmaktır. Bu amaçla inşa edilen bir esir kampına, sabıkalı bir kaç Amerikalı ile çok sayıda İngiliz askeri sevk edilir. Ancak, İngiliz subaylar burada da boş durma niyetinde değildir ve hemen bir kaçış planı hazırlarlar, hem de 250 kişinin kaçacağı büyük bir firar. Esir hayatı boyunca defalarca tünel kazan “Tunnel King” ler, birden fazla tünel kazmaya başlar. Ekipman tedariki, güvenlik, istihbarat, sahte kimlik vs. gibi konularda da iş bölümü yapılır. Bu süreçte, Alman askerlerine çaktırmamak için yapılan numaraların haddi hesabı yok. Film, II. Dünya Savaşı boyunca esir düşen, çoğu İngiliz, Müttefik Kuvveti askerlerinin gerçek firar hikayelerini tek bir senaryoda birleştiriyor. Hatta bazı oyuncular, birden fazla tarihi karakterin toplamını canlandırıyor. Oyuncu kadrosu yıldızlarla dolu, çekimler, senaryo ve müzikler bakımından harika olan efsane bir film.

 

Amerikan askerlerin, 4 Temmuz’u kutladıkları ve patatesten yaptıkları içkiyi ikram ettikleri eğlenceli bir sahne:

Trampetler Susarken (1998)

When Trumpets Fade (1998)Orijinal Adı: When Trumpets Fade
Yönetmen: John Irvin
Oyuncular: Ron Eldard, Zak Orth
IMDB Puanı: 7,2
Konusu: Normandiya çıkarmasını başarılı bir şekilde gerçekleştiren, sonra da Paris’i düşman işgalinden kurtaran Müttefik Kuvvetler artık Almanya topraklarına varmıştır. Kısa sürede Berlin’i ele geçirip Noel’i evde kutlamayı planlayan, ya da en azından askerleri bu motivasyonla gaza getiren, Müttefik Kuvvetlerin ilerlemesi Hürtgen Ormanında çetin Alman savunması tarafından durdurulur ve aylarca sürecek Hürtgen Ormanı Muharebesi cereyan eder. Amerikan ordusunda sıradan bir er olan Manning, bu savaşta müfrezesiyle bir görevde iken sadece kendisi sağ kurtulur. Tek derdi hayatta kalmak olan Manning’in savaş zekası komutanı tarafından keşfedilir ve O çürüğe ayrılıp eve gitmeyi düşünürken, komutanı tarafından çavuşluğa terfi edilir. Emrine de çaylak askerler verilir. Manning hayatta kalma hedefinden şaşmayarak müfrezesine verilen görevleri yapmaya çalışır. Film, Manning’in bu savaştaki hikayesini anlatıyor. Bir TV filmi olan bu yapımda başrol, klasik Holywood filmlerinin aksine, vatan millet uğruna savaşan bir kahraman değil de, tek derdi yaşayabilmek olan sıradan bir askerdir. Oyunculuk konusunda pek bir şey vaat etmese de, hikayesi, savaş sahneleri ve özellikle giriş sahnesi ile final sahnesi arasındaki ironik bağlantısıyla gayet başarılı bir film. Ayrıca, Amerika tarihinin kesintisiz en uzun savaşı olan Hürtgen Ormanı Muharebesini konu edinmesi bakımından kıymetli bir film.
“nobody dies…”

Amistad (1997)

Amistad (1997)Orijinal Adı: Amistad
Yönetmen: Steven Spielberg
Oyuncular: Djimon Hounsou, Matthew McConaughey, Anthony Hopkins, Morgan Freeman
IMDB Puanı: 7,3
Konusu: 1800lü yıllarda Afrika’dan Amerika’ya götürülen köleleri taşıyan La Amistad isimli gemide, Cinqué (Djimon Hounsou) isimli köle önderliğinde isyan yapılır. Gemiyi ele geçiren köleler İspanyol denizcilere, gemiyi Afrika’ya götürmelerini söyler. Lakin denizciler gemiyi Amerika’ya doğru götürür. Karaya yaklaşınca da Amerika Deniz Kuvvetleri gemiyi durdurur ve köleleri “kaçak” olarak mahkum eder. Bu esnada Dışişleri Bakanlığı, seçim çalışmalarında bulunan mevcut ABD Başkanı adına, bu mahkumların İspanya Kraliçesinin malı olduğunu iddia eder. Köleliğin kaldırılmasına yönelik bir sivil toplum kuruluşu da, avukat Baldwin’i (Matthew McConaughey) tutarlar ki, köleler serbest bırakılsın, zira kendi ülkelerinde özgür insanlardır diyerek. Diğer taraftan da, ABD Deniz Kuvvetlerinden iki denizci de, bunlar batan geminin malları, biz bulduk, bizimdir derler. Hepsi mahkemeye giderler. Garibim köleler de, İngilizce bilmedikleri için dertlerini bile anlatamazlar. Çat pat “Give us free” deyip dururlar. Onlar konuşamasa da, eski ABD Başkanı rolündeki Anthony Hopkins’in tiradvari mahkeme konuşmaları etkileyici olur. Hasılı, film bu hikayeyi ve mahkeme sürecini anlatıyor. Sakin modda ilerleyen, Amerikan İç Savaşıyla sonuçlanacak sürecin ateşleyicilerinden biri olan Amistad gemisi kölelerinin hikayesini anlatan güzel bir Steven Spielberg filmi.

Soysuzlar Çetesi (2009)

Brad Pitt, Til Schweiger, Mélanie Laurent, Eli Roth, Christoph Waltz, and Diane Kruger in Inglourious Basterds (2009)Orijinal Adı: Inglourious Basterds
Yönetmen: Quentin Tarantino
Oyuncular: Brad Pitt, Christoph Waltz, Mélanie Laurent, Diane Kruger, Eli Roth
IMDB Puanı: 8,3
Konusu: Nazi askeri Zoller, İtalya’da girdiği bir çatışmada saat kulesinde tek başına kalır ve bir kaç gün içerisinde etrafındaki askerleri teker teker avlayarak bir savaş kahramanı olur. Alman Propaganda Bakanı Goebbels de Zoller’in filmini çekerek bir propaganda malzemesi yapar. Filmin galasını ise, Nazi işgalindeki Fransa’da, Zoller’in aşık olduğu gizli bir Yahudi olan Mimieux’nin sinemasında yapmaya karar verirler. Müttefik kuvvetler ise ajanları aracılığıyla, bu filmin galasındaki üst düzey Nazi subaylarını (ve galaya katılacağını sonradan öğrendikleri Adolf Hitler’i) öldürmek için “Kino Operasyonu”nu planlar. Görev, çoğunluğu Yahudi olan ABD askerlerinden müteşekkil “Inglourious Basterds” lakaplı özel time verilir. Ancak, Fransa’daki Yahudi temizliğinden sorumlu “Yahudi Avcısı” lakaplı Albay Hans Landa (Christoph Waltz) galanın güvenliğinden sorumludur, dolayısıyla bu iş öyle kolay olmayacaktır. Diğer taraftan, ailesi Albay Landa tarafından katledilen sinemacı Mimieux’nin de sürpriz hazırlığı vardır. Hasılı, Tarantino’nun eşsiz  anlatımıyla harika bir II. Dünya Savaşı filmi. Toplu katliamıyla, bitmek bilmeyen geyikleriyle, sağa sola göndermeleriyle klasik bir Tarantino başyapıtı. Bir not; Christoph Waltz’in muhteşem oyunculuğu dikkat çekiyor, nitekim En İyi Yardımcı Oyuncu Oscar’ını da hak ederek alıyor.

Er Ryan’ı Kurtarmak (1998)

Tom Hanks, Matt Damon, and Edward Burns in Saving Private Ryan (1998)Orijinal Adı: Saving Private Ryan
Yönetmen: Steven Spielberg
Oyuncular: Tom Hanks, Tom Sizemore, Edward Burns, Barry Pepper, Jeremy Davies, Matt Damon
IMDB Puanı: 8,6
Konusu: Bu sitede paylaşılan en iyi filmlerden biri. Hatta sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri. II. Dünya Savaşında ölen Amerikan askerlerinin annelerine taziye mektubu yazan memurlardan biri, Ryan soyadlı üç askerin öldüğünü ve annelerine mektup yazıldığını fark eder. Ryan kardeşlerin dördüncüsü ise hala hayattadır ve Normandiya Çıkarmasında hava indirme birlikleri içerisinde savaşmaktadır. Durumu öğrenen komutanlar konuyu ordunun en tepesindeki isim olan General Marshall’a kadar götürürler. Generalin talimatı ise nettir; ne pahasına olursa olsun, Er Ryan’ı sağ salim annesine kavuşturun. Bu görev, Yüzbaşı Miller’a (Tom Hanks) verilir. Kendisi dahil 8 kişilik bir komando ekibi kuran Yüzbaşı Miller, nereye indiği, nerede savaştığı belli olmayan Er Ryan’ı Fransa içlerine doğru giderek aramaya başlar. Filmde, bu ekibin Er Ryan’ı arama ve kurtarma serüveni ile girdikleri çatışmalar anlatılıyor. Hikayesinin yanı sıra filmi efsaneleştiren ise Steven Spielberg’in ustalık eseri savaş sahneleri. Kopan kolunu arayan asker, dürbün deliğinden vurulan keskin nişancı, kaskına isabet eden kurşuna bakarken alnının çatından vurulan asker, aralarındaki duvar yıkılınca karşı karşıya kalan düşman askerleri gibi daha bir çok unutulmayacak sahneye sahip destansı bir savaş anlatımı.
Şunu da not edelim; tacizci sapık Harvey Weinstein’in kendine ait ‘Shakespeare in Love’ filmine Oscar aldırmak için yaptığı lobi faaliyetleri sonucu, Akademi bu filme Oscar vermeyerek tarihinin hatasını yapmıştır.

İnce Kırmızı Hat (1998)

The Thin Red Line (1998)Orijinal Adı: The Thin Red Line
Yönetmen: Terrence Malick
Oyuncular:Jim Caviezel, Sean Penn, Nick Nolte, Ben Chaplin
IMDB Puanı: 7,6
Konusu: Film, II. Dünya Savaşının Pasifik Cephesinde ABD ile Japonlar arasından geçen Guadalcanal Muhaberesini anlatıyor. Bir kaç kez askerden kaçan, son kaçışında ise bir adada yerlilerle yaşamaya başlayan Er Witt, Solomon adalarından biri olan Guadalcanal adasına çıkarma yapmaya giden bir bölük tarafından yakalanır ve cepheye götürülür. Adaya çıkarma yapan Amerikalılar hiç bir direnişle karşılaşmazlar ve yerlilerin rehberliğinde adanın içine doğru ilerlerler. Ancak, Japonlar yüksekçe bir tepeye gizlenmiş Amerikalıları beklemektedirler. Amerikan öncü bölüğünün komutanı, Japon savunmasına direkt olarak saldırılmasını emredince çok kayıp verirler. Bunun üzerine bir plan yaparlar ve küçük bir ekibi görevlendirirler. Film savaş sahneleri açısında süper ancak, dış sesle gelen hayat, savaş, insanlık temalı sorgulamalar filmin temposunu yavaşlatıyor. Film gerçek savaşın yaşandığı coğrafyalarda çekildiği için, harika doğa manzaraları, enva-i çeşit hayvanlar ve yerlilerin yaşamına dair sahnelere zaman zaman yer verilmiş. Ayrıca, oyuncu kadrosu da oldukça geniş; az da olsa John Travolta ve George Clooney bile var.

Kayıp Müfreze (2001)

Ricky Schroder in The Lost Battalion (2001)Orijinal Adı: The Lost Battalion
Yönetmen: Russell Mulcahy
Oyuncular: Ricky Schroder, Phil McKee, Jamie Harris
IMDB Puanı: 7,1 
Konusu: I. Dünya Savaşının sonlarına doğru ABD’nin Batı Cephesine birliklerini göndermesiyle İtilaf Devletleri ilerlemeye başlar. Argon ormanları üzerinden yapılacak büyük bir taarruzu planlayan General Alexander, 77. Amerikan Birliğine bağlı Binbaşı Whittlesey komutasındaki taburu, taarruzun ortasındaki kuvvet olarak görevlendirir. Kanatlarda ise tümenin geri kalanı ve Fransız birlikleri saldırı yapacaktır. Ancak, Almanlar kanatlardaki ilerlemeyi daha önce durdurunca, Binbaşı Whittlesey’in taburu Alman birliklerinin ortasında yalnız kalır, karargahla iletişimi kesilir ve yeri belirlenemez. Günlerce Almanlarla savaşan taburun yiyecek, mühimmat ve tıbbi malzeme stoku da biter, ancak dayanmaya devam eder. New York’lu bir avukat olan Binbaşı Whittlesey’in taburu da kendisi gibi New York’ludur. İtalyan, Yahudi, Polonyalı, İrlandalı gibi farklı etnik kökenlerden gelen askerler New York gangsteri oldukları için ölümden korkmazlar ve asla pes etmezler. Bu taburun direnme hikayesini anlatan film, yakın planda sallanan kamerayla çekilmiş olması hasebiyle izlenmesi zor olsa da, tamamen cephede savaşarak geçtiği için, tam savaş filmi sevenlere göre. Savaş hikayelerinde sıklıkla rastladığımız, Generallerin verdiği ve intihar anlamına gelen görevleri yerine getiren küçük birliklerin komutanlarının ‘Bizi ölüme gönderdiniz, kendimizi feda ettik, şu kadar askerimizi kaybettik’ tarzı veryansınlarına da General Alexander’ın bir cevabı var;
“Bunlar kabul edilebilir kayıplar. … Sizin düşüneceğiniz 600 adamınız vardı, benimse savaşan 20 bin askerim. Bununla yaşamak zorundayım.”

İmparator (2012)

Emperor (2012)Orijinal Adı: Emperor 
Yönetmen: Peter Webber
Oyuncular: Matthew Fox, Tommy Lee Jones
IMDB Puanı: 6,5
Konusu: Film, ABD’nin II. Dünya Savaşını bitiren hamlesi olan atom bombaları sonrası Japonya’nın teslim olmasını müteakip Japon İmparator’u Hirohito’nun savaş suçlusu olup olmadığının araştırılmasını anlatıyor. Araştırmayı yürütecek ve kararı verecek olan General MacArthur, ABD Başkanı adayı olmak için buradan iyi bir başarı çıkarmaya çalışır. Soruşturma yapmak ve delil toplamak için daha önceden Japıonya’da görev yapmış, oraları iyi bilen General Fellers’i görevlendirir. General Fellers de, üniversite yıllarında aşık olduğu Japon arkadaşı nedeniyle Japonlara sempati beslemektedir ve imparatorun barış yanlısı olduğunu düşünür. Ancak, delile ihtiyacı vardır. Bir yandan da Japonların iki bin yıllık geleneklerine bağlılıklarını ve adanmışlıklarını anlamaya çalışır. Sakin ilerleyen, diyalog yoğun, ağır töre teması içeren ortalama bir film.

“Eğer adanmışlığı anlarsanız, Japonya’yı da anlayacaksınız.”

Savaş Köprüleri (1977)

Laurence Olivier, Sean Connery, Anthony Hopkins, Michael Caine, Gene Hackman, Robert Redford, James Caan, Elliott Gould, Maximilian Schell, Dirk Bogarde, Edward Fox, Hardy Krüger, Ryan O'Neal, and Liv Ullmann in A Bridge Too Far (1977)Orijinal Adı: A Bridge Too Far
Yönetmen: Richard Attenborough
Oyuncular: Sean Connery, Anthony Hopkins, Michael Caine, Gene Hackman, Robert Redford, Elliott Gould, James Caan, Dirk Bogarde, Edward Fox, Ryan O’Neal, Laurence Olivier
IMDB Puanı: 7,4
Konusu: II. Dünya Savaşının dönüm noktası olan Normandiya Çıkarması ile Almanlara karşı ciddi bir üstünlük sağlayan Müttefik Kuvvetleri kıta içerisine doğru ilerlemesini sürdürür. Ancak, hem Alman savunmasının çok sağlam olması, hem de sürekli yakıt ve mühimmat ikmali ilerlemeyi yavaşlatmakta ve süreci uzatmaktadır. Bunun üzere İngiliz orduları komutanı Montgomery “Market Garden” kod adıyla bir operasyon planlayarak Noel’de çifte bayram kutlamayı hedefler. Plan ise aslında basittir; Alman savunma hattının arkasına hava indirme yapıp önemli köprüleri ele geçirerek zırhlı ve piyade birliklerinin geçişini sağlamak. Ancak, elverişsiz hava koşulları, zorlu arazi, iletişimde yaşanan aksaklıklar, önemsenmeyen istihbaratlar ve ABD-İngiltere koordinasyonunda yaşanan problemler işleri zorlaştırır. Film, bu operasyonu baştan sona anlatıyor. Şampiyonlar ligi kıvamındaki oyuncu kadrosuna, yönetmenin ve teknik ekibin başarısı da eklenince efsane bir başyapıt ortaya çıkmış.
” … we tried to go a bridge too far.”

Tankların Hücumu (1965)

Battle of the Bulge (1965)Orijinal Adı: Battle of the Bulge
Yönetmen: Ken Annakin
Oyuncular: Henry Fonda, Robert Shaw, Robert Ryan
IMDB Puanı: 6,8
Konusu: II. Dünya Savaşının sonuna doğru 1944’ün Aralık ayında Amerikan askerleri Noel yemeğini evde yemeyi hayal ederken, Almanya son gücüyle sürpriz bir taarruz yaparak Belçika’daki dağlık ve ormanlık Ardenler bölgesinden güneye doğru harekete geçer. Film, bu taarruzu Almanya tarafında Panzer Birliği komutanı Albay Hessler (Robert Shaw), Amerika tarafında ise başından beri sürpriz bir atak bekleyen istihbaratçı Albay Kiley’in (Henry Fonda) gözünden anlatıyor. Almanlar, sisli havada hava bombardımanına maruz kalmadan güçlü tanklarıyla hücum ederken bir yandan yakıt ikmali sorununa çözüm bulmaları gerekir. Amerikalılar ise hazırlıksız yakalanmışlardır ve geri çekilmeye başlamışlardır, ancak bir yerde durup savunmaya ve tekrar savaşmaya başlamaları gerekir. Oyunculuk konusunda pek bir şey vaat etmeyen, ancak açık arazideki tank savaşı sahneleriyle akılda kalan, bununla beraber günümüzde çekilseymiş çok daha güzel olurmuş dediğimiz bir film.

 

Filmden bir sahne – Almanya panzer birliklerinin marşı Panzerleid

1941: Çılgın Dünya (1979)

John Belushi in 1941 (1979)
Orijinal Adı: 1941
Yönetmen: Steven Spielberg
Oyuncular: John Belushi, Dan Aykroyd, Treat Williams, Nancy Allen
IMDB Puanı: 5,8
Konusu: ABD’nin Pearl Harbor saldırısıyla II. Dünya Savaşına katılmasını müteakip Japon donanmasının Kaliforniya’yı bombalayacağı yönündeki beklentiye yönelik yapılan hazırlıkları konu edinen gayri ciddi bir komedi filmi. Ancak, filmdeki küçük hikayeler gerçek olaylara dayanıyor. Örneğin, bir Japon denizaltısının Kaliforniya sahilini bombalaması, ABD ordusunun sahildeki bir evin bahçesine uçaksavar topu yerleştirmesi, Los Angeles’a hava saldırısı yapılıyor diye yanlış alarm verilmesi ve savunma birliklerinin havaya ateş açması gibi… Yönetmen Steven Spielberg, senarist Robert Zemeckis, oyuncular iyi, bütçe de kabarık olduğu için kaliteli bir iş ortaya çıkmış, ancak beklenti yüksek olmasın, akşam ailecek izlenecek bir TV filmi kıvamında.

İhtiras Rüzgarları (1994)

Brad Pitt, Anthony Hopkins, and Aidan Quinn in Legends of the Fall (1994)Orijinal Adı: Legends of the Fall
Yönetmen: Edward Zwick
Oyuncular: Brad Pitt, Anthony Hopkins, Aidan Quinn, Julia Ormond
IMDB Puanı: 7,5
Konusu: ABD ordusunun, Kızılderili Savaşlarındaki vahşi tutumlarından rahatsız olan Albay Ludlow ordudan emekli olarak taşrada bir eve yerleşir. Burada, üç oğlu ve kendisine sadık bir Kızılderiliyle hayvancılıkla uğraşmaya başlar. Büyüyünce I. Dünya Savaşına katılan oğlanlardan en küçüğü savaşa gitmeden önce nişanlanır ve nişanlısını babasının yanına bırakır. Ancak, abileri de kıza göz koyar. Hasılı, film isminden de anlaşılacağı üzere aşk, ihtiras ve aile ilişkileri tarafı ağır basan bir film. Yan hikayede ise, I. Dünya Savaşı, Kızılderili Savaşı ve içki yasağı gibi konular işlenmekte. Lakin, hikaye biraz zorlama olduğu için senaryo tatmin ediyor. Sadece Anthony Hopkins’in oyunculuğuna hayran kalıyoruz o kadar.

Savaş Vadisi (2016)

Andrew Garfield in Hacksaw Ridge (2016)

Orijinal Adı: Hacksaw Ridge
Yönetmen: Mel Gibson
Oyuncular: Andrew Garfield, Vince Vaughn, Sam Worthington, Luke Bracey, Teresa Palmer
IMDB Puanı: 8,1
Konusu: Desmond Doss, II. Dünya Savaşı esnasında ABD ordusuna katılarak ülkesine hizmet etmek ister ancak, bir sorunu vardır. Doss, dini inanışları gereği vicdanen silaha dokunmayı ve insan öldürmeyi reddeder, sadece sıhhiyeci olarak savaş alanında insanların canını kurtararak ülkesine hizmet etmek ister. Aynı zamanda bağlı bulunduğu Hristiyan mezhebine göre 7.gün olan Cumartesi günü hiçbir şey yapmaması gerekir. Eğitimler sırasında bu konular başına bir çok iş açar ama bir şekilde Pasifik Cephesindeki Okinawa adasının Hacksaw tepesindeki cepheye sıhhiyeci olarak gönderilir. Gerçek olaylara dayanan film, sıhhiyeci Doss’un savaşa katılma hikayesini ve cephedeki mücadelesini anlatıyor. Görsel ve ses efektleri çok iyi olan filmin özellikle çatışma sahneleri en iyiler arasında. Film özetle, kahraman olmak için gol kralı olmaya gerek yok, işini iyi yapmak yeterli diyor.

Stalag 17 (1953)

William Holden, Harvey Lembeck, and Robert Strauss in Stalag 17 (1953)Orijinal Adı: Stalag 17
Yönetmen: Billy Wilder
Oyuncular: William Holden, Robert Strauss, Neville Brand, Harvey Lembeck, Sig Ruman
IMDB Puanı: 8,0
Konusu: Film, II. Dünya Savaşında Almanya’nın Stalag 17 numaralı savaş esirleri kampındaki bir grup askerin hikayesini anlatıyor. Kamptan kaçma planları suya düşen askerler aralarında bir casus olduğunu düşünürler ve birinden şüphelenirler: Alman askerlerle iyi geçinen ve rüşvetle işini gördüren Sefton (William Holden). Bu arada, koğuşa iki yeni asker gelir, bunlardan birisi de Alman cephane trenini patlatan subay Dunbar. Almanlar, casus sayesinde bunu da öğrenirler ve Dunbar’ı Berlin’e götürmek isterler. Ancak, Amerikan askerlerinin bir planı vardır… Siyah beyaz çekilen film, oyunculuk performansı ve durum komedisiyle dikkat çekiyor. Özellikle koğuşun maskotu olan iki askerin şebeklikleri yüzleri güldürüyor.

“When Johnny comes marching home again” marşının söylendiği aşağıdaki eğlenceli sahne, filmin atmosferini özetliyor aslında…

Atalarımızın Bayrakları (2006)

Flags of Our Fathers (2006)Orijinal Adı: Flags of Our Fathers
Yönetmen: Clint Eastwood
Oyuncular: Ryan Phillippe, Adam Beach, Jesse Bradford
IMDB Puanı: 7,1
Konusu: II. Dünya Savaşına sonradan katılan ABD bir çok cephede savaşa girer ve askeri harcamaları giderek artınca bütçeyi zorlamaya başlar. Dönemin ABD Başkanı Roosevelt, savaş tahvilleri çıkarmaya başlayarak halkın da bu mücadeleye destek vermesini sağlar. Daha fazla tahvil satmak için de ünlü kişilerin veya savaş kahramanlarının katıldığı kampanyalar düzenler. Bunlardan birisi de, Başkanın gazete manşetinde gördüğü İwo Jima adasındaki Suribachi tepesine Amerikan bayrağı diken askerlerdir. Pasifik cephesinde önemli bir nokta olan ve Japonlar tarafından iyi korunan İwo Jima adasına çıkarma yapan ve çetin mücadeleler sonrasında Suribachi tepesine bayrak diken ABD birliğinde yer alan bu altı asker artık birer halk kahramanıdır. Film, bu altı askerin cephedeki mücadelesini ve ABD’ye dönüp savaş tahvili turlarına katılma hikayesini anlatıyor. Steven Spielberg yapımcı, Clint Eastwood yönetmen olunca ortaya harika bir film çıkıyor. Filmin jenerik kısmında gösterilen gerçek cephe ve insan fotoğraflarına bakınca, filmdeki bir çok sahnenin gerçeğin bire bir aynısı olduğunu anlıyoruz.

Denizde İsyan (1954)

Humphrey Bogart, José Ferrer, Van Johnson, and Fred MacMurray in The Caine Mutiny (1954)Orijinal Adı: The Caine Mutiny
Yönetmen: Edward Dmytryk
Oyuncular: Humphrey Bogart, José Ferrer, Van Johnson
IMDB Puanı: 7,8
Konusu: Film, II. Dünya Savaşında ABD Donanmasında mayın tarama gemisi olarak hizmet veren “Caine” adlı gemideki subayların hikayesini anlatıyor. Caine, kötü yönetilen, mürettebatın kurallara uymadığı, pis ve eski bir mayın tarama gemisidir. Pasifik Cephesine mayın tarama misyonuyla gönderilen gemiye Kaptan Queeg yeni kaptan olarak atanır. Çok otoriter ve kurallara bağlı olan veteran kaptan, gemiye çeki düzen vermeye çalışır. Ancak, yıllardır donanmada olduğu için artık bazı psikolojik sorunlar baş gösterir. Gemideki genç subaylar da, Donanma yasasının bir maddesine dayanarak kontrolü ele almayı düşünürler. Humphrey Bogart’ın oyunculuğunun ön plana çıktığı, ancak çok yavaş ilerleyen bir film. Yan hikayede göreve yeni başlayan subayın hikayesi anlatılır.

Fury (2014)

Brad Pitt, Shia LaBeouf, Logan Lerman, Michael Peña, and Jon Bernthal in Fury (2014)

Orijinal Adı: Fury
Yönetmen: David Ayer
Oyuncular: Brad Pitt, Logan Lerman, Shia LaBeouf, Michael Peña, Jon Bernthal
IMDB Puanı: 7,6
Konusu: II. Dünya Savaşının bitimine doğru Müttefik Kuvvetleri Almanya içlerine doğru ilerler. Hitler ise pes etmez, çoluk çocuk topyekun savunma talimatı verir. Bu esnada, Kuzey Afrika’dan beri savaşın içerisinde bulunan Çavuş Wardaddy (Brad Pitt) komutasındaki Fury isimli tank ve mürettebatı da Almanya’ya gelir. Film, bu tankın hikayesini anlatıyor. Fury, Çavuş’un stratejik zekası ve ekibine bağlılığı sayesinde girdiği her mücadeleden kayıpsız çıkar. Ancak, bir çatışmada ekipten birini kaybederler. Yerine ise, daha önce tankın içini dahi görmemiş ve sadece hızlı daktilo yazma eğitimi almış acemi bir asker verilir. Bunun üzerine Çavuş, bir yandan kendisine verilen görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalışırken bir yandan da acemi asker Norman’ı tam bir savaş makinesi yapmaya çalışır. Çatışma sahneleri çok iyi çekilmiş, gerçek Tiger tankı kullanılan, tank savaşı temalı en iyi filmlerden birisi.

Tora! Tora! Tora! (1970)

Tora! Tora! Tora! (1970)Orijinal Adı: Tora! Tora! Tora!
Yönetmen: Richard Fleischer, Kinji Fukasaku
Oyuncular:Martin Balsam, Sô Yamamura, Jason Robards, E.G. Marshall
IMDB Puanı: 7,5
Konusu: Film, ABD’nin II. Dünya Savaşına katılmasına neden olan Pearl Harbor Saldırısının hazırlık aşamasını ve gerçekleşmesini ABD ve Japonya cephelerinden anlatıyor. II. Dünya Savaşı diğer cephelerde tüm şiddetiyle devam ederken, Pasifik Cephesinde ABD ve Japonya arasında çeşitli sebeplerle artan gerilim diplomatik görüşmelerin trafiğini artırır. Ancak, Japonya ordu yönetimi, özellikle Donanma Komutanı Yamamato, savaşın kaçınılmaz olduğunu düşünür. Bu amaçla ABD saldırısından önce sürpriz bir baskınla ABD filosunu ve park halindeki uçaklarını imha etmek üzere bir plan hazırlar. ABD tarafında ise Hawaii adalarından ziyade Filipinler bölgesine bir saldırı olacağı değerlendirilir. Ve 7 Aralık 1941 sabahı Tora! Tora! Tora! şifresiyle Japon bombardıman uçakları planı uygulamaya başlar. Saat farkı karmaşası, ordu birimleri arasındaki görüş farklılıkları, saldırı bilgisi iletilirken yaşanan talihsizlikler, kahraman Japon pilotları … Film, her iki cepheyi deniz, hava ve kara kuvvetleri olmak üzere ayrı ayrı anlattığı için, filmde başrol yok gibi bir şey, zaten çok ünlü bir oyuncu da yok. Saldırı sahneleri çok iyi çekilmiş, özellikle bombardıman uçaklarının uçuşları baş döndürecek türden.
“I fear all we have done is to awaken a sleeping giant and fill him with a terrible resolve…”

Fedailer Treni (1965)

Von Ryan's Express (1965)Orijinal Adı: Von Ryan’s Express
Yönetmen: Mark Robson
Oyuncular: Frank Sinatra, Trevor Howard, Sergio Fantoni
IMDB Puanı: 7,1
Konusu: II. Dünya Savaşının devam ettiği yıllarda Müttefik Kuvvetler İtalya’ya Sicilya üzerinden çıkarma yapmaya hazırlanırken, Almanya da İtalya’nın kontrolünü eline geçirmeye çalışır. Bu esnada, bir Amerikan savaş uçağı İtalya topraklarına düşer ve pilot Albay Ryan sağ kurtulur. İtalyan askerleri, Albayı Almanlara teslim etmez ve doğruca bir İngiliz alayının esir tutulduğu kampa götürürler. Kamptaki esir İngiliz Albay da İtalyan komutanın hücre cezasında ölünce, Albay Ryan esir kampındaki rütbesi en yüksek asker olur. Ancak, İngiliz askerlerin kaçma fikrine sıcak bakmayan ve onların kaçma planlarını sıcak su ve sıtma ilacı karşılığında İtalyanlara anlatan Albay, askerler tarafından Alman sempatizanı olarak görülür ve “Von Ryan” lakabı takılır. İtalya, Müttefik Kuvvetlere teslim olunca kampı yöneten İtalyan askerler kaçar ve esirler serbest kalır. Ancak, çok uzaklaşmadan Almanlara yakalanırlar ve Alman esir kampına götürülmek üzere bir trene bindirilirler. Yolda Von Ryan bir plan yapar ve treni ele geçirir. Bundan sonra hedefleri İtalya sınırını geçip İsviçre’ye kaçmaktır. Film tüm bu hikayeyi ve özellikle Almanlara yakalanmamak için Von Ryan’ın tren yolunda yaptığı türlü hileleri anlatıyor. Soluksuz izleyebileceğiniz tam bir aksiyon filmi. Aynı zamanda demir yolu/tren temalı en iyi filmlerden biri.

Ateş Hattı (1962)

Hell Is for Heroes (1962)Orijinal Adı: Hell Is for Heroes
Yönetmen: Don Siegel
Oyuncular: Steve McQueen, Bobby Darin, Harry Guardino
IMDB Puanı: 7,0
Konusu: Film, II. Dünya Savaşı esnasında Fransa-Almanya arasındaki Siegfried Hattında savaşan bir grup Amerikan askerin hikayesini anlatıyor. Dinlenme sahasından evlerine dönmeyi bekleyen Çavuş Pike’ın mangası tekrar Siegfried Hattındaki bir cepheye götürülür. Ancak başka bir cephede askere ihtiyaç duyulunca buradaki askerlerin çoğu bir kaç günlüğüne oraya nakledilir ve sadece 6 kişi hattı savunması için bırakılır. Hatta kalan ekip, türlü hilelerle Almanların bu durumu farketmemesini sağlar. Geri püskürttükleri bir gece devriyesi sonrasında ise, inisiyatif alıp Alman hattındaki makineli tüfek sığınağını patlatmaya karar verirler. Siyah beyaz formatında çekilmiş, düşük bütçeli, bu nedenle de sonu enterasan şekilde bitirilmiş vasat bir cephe savaşı filmi.

Good Morning, Vietnam (1987)

Robin Williams in Good Morning, Vietnam (1987)Orijinal Adı: Good Morning, Vietnam
Yönetmen: Barry Levinson
Oyuncular: Robin Williams, Forest Whitaker
IMDB Puanı: 7,3
Konusu: Film, Adrian Cronauer isimli radyocu askerin Vietnam Savaşının alevlenmeye başladığı yıllarda, Vietnam’daki Amerikan üssünde bulunan ordu radyosundaki hikayesini anlatıyor. Komik ve eğlenceli programlar sunan Cronauer, Girit’teki görevinde askerler tarafından çok sevilir ve namı ordu içinde yayılır. Vietnam’da gerilim artmaya başlayınca radyodan sorumlu General, Cronauer’ı Vietnam’a getirir. Burada, bir yandan asi ve rahat kişiliğine gıcık kapan subaylarla ve haber sansürleriyle uğraşan Cronauer, bir yandan Vietnamlı bir kızla ve onun erkek kardeşiyle arkadaşlık yapma peşindedir. Ancak, bunların komünist Vietnam örgütü mensubu olmaları Cronauer’ı zor durumda bırakır. Robin Williams’ın oyunculuğu süper, ama espriler bize göre değil.

General Patton (1970)

Patton (1970)Orijinal Adı: Patton
Yönetmen: Franklin J. Schaffner
Oyuncular: George C. Scott, Karl Malden
IMDB Puanı: 8,0
Konusu: Film, Amerikan ordusunda uzun süre görev yapmış ordu komutanlarından biri olan General Patton’un II. Dünya Savaşındaki serüvenini anlatıyor. Tecrübeli, otoriter, milliyetçi, sert, hırslı ve entelektüel bir komutan olan General Patton, çokça okuduğu askeri tarih kitaplarındaki komutanlar gibi kahraman bir general olarak tarihe geçmek istemektedir. Kuzey Afrika Cephesinde Çöl Tilkisi Rommel’in ordusunu yenen, Husky Harekatında Sicilya’da başarılı olan Patton, Normandiya Çıkarmasını komuta etmeyi beklerken, korkak bir askeri tokatladığı için pasif bir göreve alınır. Bu görevi de layıkıyla yerine getiren Patton hızla Almanya’ya doğru ilerler, öyle hızlıdır ki diğer birlikler ona yetişsin diye yakıt ikmali bilinçli olarak kesilir. Zar zor bir araya getirilen ve hassas bir dengede duran Müttefik Kuvvetlerinin doğası gereği her bir komutanın aynı zamanda bir diplomat gibi davranması beklenirken çenesini tutamayan Patton sık sık başını belaya sokar ve Washington tarafından yükselmesi engellenir. II. Dünya Savaşının efsane komutanlarından General Patton’un bol Oscarlı filmi, George C. Scott’un harika oyunculuğuyla tam bir başyapıt.

Vatansever (2000)

Promo PosterOrijinal Adı: The Patriot
Yönetmen: Roland Emmerich
Oyuncular: Mel Gibson, Heath Ledger, Jason Isaacs, Chris Cooper
IMDB Puanı: 7,2
Konusu: Benjamin Martin (Mel Gibson), ordusuna yıllarca başarıyla hizmet etmiş bir yandan çiftçilik yaparken bir yandan Güney Carolina meclis üyesi olarak hayatına devam etmektedir. Ancak, İngiltere’nin Amerikadaki kolonilerine uyguladığı yüksek vergiler bağımsızlık yanlılarını harekete geçirmiş ve George Washington önderliğinde bağımsızlık savaşı başlatılmıştır. Martin her ne kadar savaş karşıtı olsa ve ailesini korumaya çalışan bir baba olarak kalmak istese de yaşanan olaylar onu savaşın içine çeker ve bir anda bölgesindeki savaşın en önemli aktörlerinden biri olur. Milis kuvvetlerinin lideri olarak savaşta yer alan Martin’in hikayesini anlatan film, Amerikan bağımsızlık savaşını da anlatmış oluyor aslında. Savaş kuralları, asimetrik savaş, acımasızlık ve aile bağları arasında gidip gelen sahneleriyle güzel bir film. Bu arada, rahmetli jokerimiz Heath Ledger’i Martinin oğlu rolünde görüyoruz.

En Uzun Gün (1962)

The Longest Day (1962)Orijinal Adı: The Longest Day
Yönetmen: Ken Annakin, Andrew Marton
Oyuncular: John Wayne, Robert Ryan, Henry Fonda, Robert Mitchum, Richard Burton
IMDB Puanı: 7,8
Konusu: Nazi Almanyası işgali altındaki Fransa kurtuluş için Müttefik Devletlerin göndereceği yardımı beklemektedir. Ancak yardım kuvvetleri ne zaman ve nereden Fransa’ya çıkarma yapacaktır. Nihayet karar verilir ve II. Dünya Savaşının dönüm noktalarından biri olan Normandiya çıkarması 6 Haziran 1944 tarihinde gerçekleşir. “Ike” lakaplı, sonradan ABD başkanı da olan, General Eisenhower’ın planı olan ve “D-Day” olarak adlandırılan çıkarmada ABD, İngiltere ve Fransa kuvvetleri Normandiya sahillerinden içeriye doğru harekete geçer.
Film çıkarma gününü ve önceki günü detaylı bir şekilde anlatıyor. Almanca ve Fransızca sahneleri de olan film özünde ABD cephesinden planın gününe ve saatine karar verilmesi, gerçekleştirilmesi ve karşılaşılan sorunların üstesinden gelinmesi şeklinde özetlenebilir. John Wayne ve Henry Fonda gibi usta kovboyları komutan rollerinde görüyoruz ama filmin tam anlamıyla bir baş rolü yok aslında. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya cephesinde komutanlar ve bir takım mizansene konu askerler üzerinden olaylar gelişiyor. Sivil sahneler yok denecek kadar az, karargah ve cephede geçiyor bütün sahneler. Filmin siyah beyaz olması savaşın kasvetini izleyiciye yansıtıyor. Savaş filmi sevenler için harika bir eser.

Kıyamet (1979)

Marlon Brando and Martin Sheen in Apocalypse Now (1979)Orijinal Adı: Apocalypse Now 
Yönetmen: Francis Ford Coppola
Oyuncular: Martin Sheen, Marlon Brando, Robert Duvall
IMDB Puanı: 8,5
Konusu: Vietnam Savaşı esnasında, Albay Kurtz (Marlon Brando) zamanla akli muvazenesini kaybeder ve bölgedeki yerlilerle bir ordu kurar. Öyle ki yerliler onu bir tür yarı tanrı olarak görür. Bu duruma son vermek isteyen ordu yönetimi, Yüzbaşı Willard’ı (Martin Sheen) Albayı ortadan kaldırmakla görevlendirir. Film yüzbaşının savaşın tüm şiddetiyle devam ettiği esnada Albayı bulma serüvenini anlatıyor. Filmde Robert Duvall’ın küçük ama efsane bir rolü var. Oyunculuk, hikaye, savaş ve bombardıman sahneleri ve prodüksiyon açısından tam bir başyapıt. I love the smell of napalm in the morning…